Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla başlarım.Salât ve selâm Rasulullah'ın,ashabının ve ehli beytinin üzerine olsun.Ramazan ayına çok kısa bir zaman kaldı.1 Mart 2025 tarihinde ilk orucumuzu tutacağız.Bu sebeple âyetler ışığında ramazan ayından bahsetmek istedim.Yüce Allah birçok husustan bahsettiği gibi hikmet dolu Kur'ân'da ramazandan da bahsetmektedir.Biz müslümanlara düşen de bu âyetleri tedebbür etmek yani manaları üzerinde uzunca düşünmek ve âyetlerle amel etmektir.Bu yazımda ilgili âyetler hakkında tefsir kitaplarında uzun uzadıya anlatılan ihtilaflara girmeyecek,her müslümanın bilmesi gereken âyetlerdeki temel mesajlara değineceğim.Rabbim güzel bir ramazan geçirmeyi cümlemize nasip etsin.Tutacağımız oruçlarımızı kabul etsin.
RAMAZAN AYINDA ORUCU FARZ KILAN ÂYET
Rabbimiz Bakara Sûresi'nin 183.âyetinde şöyle buyurmaktadır:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَۙ
''Ey iman edenler! Oruç size farz kılındığı gibi sizden öncekilere de farz kılınmıştır.Umulur ki günahlardan sakınırsınız.''
Ramazan ayında oruç tutmayı farz kılan âyeti kerîme budur.Allah ilgili âyette orucun bize,bizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi emredildiğinden bahsetmektedir.Bu âyetten öğreniyoruzki namaz,zekat gibi oruç ibadeti de geçmiş Peygamber'lere ve ümmetlerine emredilmiştir.İlgili âyetin son kısmı büyük bir önem taşımaktadır.''Umulur ki günahlardan sakınırsınız.''Allah âyetin son kısmında yer alan bu ibareyle oruç ibadetinin hikmetini açık bir şekilde beyan etmiştir.Oruç bizlerin takvalı olmasını sağlayan bir ibadettir.Çünkü oruçlu olan bir mümin sırf Rabbi ona emrettiği için bu ibadeti yerine getirmektedir.Bakara 285'te geçtiği gibi müminler:''İşittik ve itaat ettik''.derler ve Allah'ın emrini yerine getirirler.Bir mümin Allah emrettiği için fecr-i sâdıktan,Güneş batıncaya yani akşam namazı vaktinin girmesine kadar yeme,içmeden ve helal olan eşiyle cinsel birliktelikten uzak durur.Bu da kişinin takvasının artmasına sebep olur.Eğer bir müslüman oruç tutmasına rağmen takva yönünden bir artış yaşamıyor,yani günahlardan sakınma konusunda kendisinde bir bilinç oluşmuyorsa durup bir düşünmelidir.Çünkü Allah'ın Peygamberi şöyle buyurmuştur:''Kim yalan sözü ve yalan sözle iş yapmayı bırakmaz ise onun yeme ve içmeyi bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur.''¹ Rasulullah'ın bu hadisi Bakara 183.âyetle son derece uyumludur.Eğer bir kimse yalanı ve yalan söz ile ameli bırakmıyorsa takvası eksik demektir.Oruç tutan bir kimse bu işlediği büyük günahlara oruç sebebiyle tevbe edip yeni bir sayfa açmıyorsa orucun hikmetini anlamamamıştır.Allah bizleri orucu hakkıyla tutan müttaki kullarından eylesin.
RAMAZAN AYINDA KİMLERİN ORUÇ TUTMAMA RUHSATI VARDIR?
Allah Bakara 184 ve 185.âyetlerde bu sorunun cevabını vermektedir.Allah Bakara 184.âyette ''Sizden kim hasta olur veya yolcu olursa diğer günlerde oruç tutsun.''buyurmaktadır.Bu âyetten öğreniyoruz ki hasta olmak ve yolcu olmak yani seferilik durumu oruç tutmamak için bir ruhsattır.Allah ilgili âyette oruca güç yetiremeyenlerin bir miskini doyuracak kadar fidye vermeleri gerektiğinden bahsetmektedir.Âyetin sonunda da ''Eğer bilirseniz oruç tutmanız daha hayırlıdır.'' buyurarak hasta ve seferi olanların ramazan ayında oruç tutmalarının kendileri için daha hayırlı bir durum olduğunu söyler.Tabi burada şunları söylemeliyim.Yazımın başında da dediğim gibi ilgili âyetler hakkında tefsir kitaplarında yer alan ihtilaflara girmeyeceğim.Mesela bu âyetin bazı ibarelerinin manası hakkında klasik dönemde müfessirlerimiz ihtilaflar etmiştir.Ancak belirttiğim gibi ben müslümanların genel hatlarıyla oruç hakkında indirilen âyetleri bilmeleri gerektiğini düşündüğüm için bu ihtilaflara girmiyorum.Çünkü birçok müslüman bırakın gramer ihtilaflarını Kur'ân'da oruçtan bahseden âyetlerin varlığından bile habersiz.Bizler Bakara 184.âyetten öğreniyoruz ki bir kişi oruç tutamayacak kadar hasta olursa veya yolcuğa çıkmış ise daha sonra tutamadığı oruçlarını kaza edebilir.Fakihlerimizin hasta ve seferi olanların oruç tutmama ruhsatları olduğunu söylemeleri Bakara 184 ve 185.âyetlere dayanmaktadır.Bakara 185.âyette şöyle buyrulur:''Allah size kolaylık diler,zorluk dilemez.'' Hasta ve seferi olanların oruç tutmama ruhsatları Allah'ın bu ümmete tanımış olduğu büyük bir kolaylıktır.Allah Hâcc 78.âyette de bize bu dinde hiçbir zorluk yüklemediğini buyurur.
RAMAZAN KUR'ÂN'IN İNDİRİLDİĞİ AYDIR
Kur'ân Rabbi'mizin insanoğluna göndermiş olduğu hikmetlerle dolu olan bir kitaptır.İşte bu kitap ramazan ayında indirilmeye başlanmıştır.Allah Bakara 185.âyette şöyle buyurmaktadır:''Ramazan ayı, insanlara yol gösterici,bir rehber ve doğruyu yanlıştan ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’ân’ın indirildiği aydır.''² Bu âyetten öğreniyoruz ki ramazan ayı bir Kur'ân ayıdır.Bu ay içerisinde Allah'ın insanlığa son mesajı indirilmeye başlanmıştır.O günün de kadir gecesi olduğunu yine âyetler söylemektedir.Kadir Sûresi'nin 1.âyetinde Yüce Allah şöyle buyurur:''Biz Kur'ân'ı kadir gecesinde indirdik''.Biz müslümanlara düşen görev de Kur'ân'a ittiba etmek yani uymaktır.Kur'ân'a ittiba etmek için de ilk olarak Kur'ân'ın anlaşılması gerekir.Çünkü kişi anlamadığı bir kitabın emirlerine uyamaz.Malumdur ki ramazan ayında camilerimizde mukâbeleler okunur.Bu çok güzel bir uygulamadır.Lakin burada şöyle bir problem vardır.Genellikle mukabeleler bir cüz şeklinde okunur.Bir cüz de Kur'ân'ın 20 sayfasına tekabül eder.Bir hocamız Arapça olarak Kur'ân'ı telaffuz eder.Hocamızı dinleyen müslümanlar da önlerindeki mushaflardan takip ederler.Ben şahsen bu uygulamanın da büyük bir sevap olduğunu düşünüyor,bu konuda gram tereddüt etmiyorum.Peki problem var derken neyi kastettim? Problem şu ki insanlar ne okuduklarını,Allah'ın neyi emredip neyi yasakladığını,nelerden haber verdiğini anlamadan Kur'ân okumaktadırlar.Bu ise Allah'ın razı olacağı bir durum değildir.Çünkü Kur'ân anlaşılsın ve amel edilsin diye gönderilmiş bir kitaptır.A'râf 3.âyette Kur'ân'a ittiba etmemiz emredilmiştir.Nisâ 82.âyette Allah Kur'ân üzerinde tedebbür etmeyenleri yani düşünmeyenleri de zemmetmektedir.''Onlar Kur'ân'ı tedebbür etmiyorlar mı?'' Evet camilerimizde Arapça olarak Kur'ân tabi ki okunsun,okunmalı.Ama en azından mukâbele okuyan hocalarımız okudukları bir sayfayı veya bir,iki âyeti müslümanların anlayacakları dilde yani Türkçe olarak onlara aktarsınlar.Yukarıda da belirttiğim gibi kitaba ittiba için önce kitabın anlaşılması gerekmektedir.
ORUÇ FECR-İ SÂDIK İLE BAŞLAR
Allah Bakara 187.âyette şöyle buyurur:''Size göre beyaz iplik siyah iplikten fecirden ayrılıncaya kadar yiyin,için.Sonra orucu geceye kadar tamamlayın.'' Bu âyet orucun başlama ve bitiş vakitlerini haber vermektedir.Oruç fecr-i sâdık ile başlar,Güneş'in batışı ile yani akşam namazının vaktinin girmesiyle sona erer.Üzülerek belirtmeliyim ki ülkemizde orucun bitiş vakti ile ilgili bir problem olmasa bile başlangıç vakti yani fecr-i sâdık daha bilinen adıyla imsak vakti konusunda problem vardır.Diyanet İşleri Başkanlığımızın ilan etmiş olduğu imsak vakti ne Bakara 187.âyete,ne konuyla ilgili sahih hadislere ne de astronomik verilere uymaktadır.Bu konuda Süleymaniye Vakfı'nın ve vakfın başkanı olan Sayın Abdulaziz Bayındır Hoca'nın çalışmalarını takdir ediyorum.Abdulaziz Bayındır Hoca Bakara 187.âyet ve ilgili sahih hadisler ışığında fecr-i sâdık vaktini yani imsak vaktini doğru bir şekilde tespit etmiştir.Müslümanların bu konuda duyarlı olmaları ve Allah'ın emrine göre hareket etmeleri gerekmektedir.
İSLAM SADECE RAMAZANDA YAŞANMAZ
Yazımda bu konuya da temas etmek istedim.Ülkemizde gözlemlediğim şöyle bir durum var.İnsanlar ramazan ayı geldiğinde işlemiş oldukları bazı günahları terkediyor ve ibadet etmeye başlıyorlar.Ramazan bittikten sonra da ibadetleri bırakıp tekrardan eski günahlarına dönüyorlar.Bu Allah'ın istediği bir kulluk değildir.Biz müslümanlara düşen ömrümüzün sonuna kadar Allah'ın emirlerine uymaktır.Allah bizlere daima takvalı olmayı emretmiştir.Âl-i İmrân 102.âyette şöyle buyrulur:''Ey iman edenler Allah'ın yasaklarından hakkıyla uzak durun ve sadece müslümanlar olarak can verin.'' İşte bizler bu âyetin emrine uymalı ve takva üzere bir hayat sürmeliyiz.Evet ramazan tevbe etmek için bir fırsat ayıdır.Çünkü Kur'ân'ın indirilmeye başlandığı,orucun emredildiği mübarek bir aydır.Bir müslüman bu değerli ayda günahlarına tevbe edip,takva üzere bir hayat yaşamaya başlayabilir.Bunda bir beis tabi ki yoktur.Ama burada ki sıkıntı ilk başta da belirttiğim gibi ramazan gelince günahları terk edip ibadetlere yönelmek,ramazan bittikten sonra tekrardan günahlara dönmektir.Bu kesinlikle kabul edilemez.Allah'ın emrettiği kullukta bu değildir.Rabbim bizleri daima emirlerine uyan muhsin kullarından eylesin.
KİTAP TAVSİYESİ
Ramazan ve oruç hakkında Dr.Yahya Şenol Hocam'ın yazmış olduğu 'RAMAZAN VE ORUÇ' isimli eserini tavsiye ederim.Hocamız âyetler ve sahih hadisler ışığında ramazandan,oruçtan bahsetmekte,konuyla alakalı sorulara cevaplar vermektedir.
KAYNAKÇA
1-SAHÎH-İ BUHÂRÎ MUHTASARI TECRÎD-İ SARÎH,KONYA,HÜNER YAYINEVİ,AĞUSTOS 2019,SAYFA 423,HADİS NO:926
2-ÂYETİN MEALİ MEHMET OKUYAN HOCANIN MEALİNDEN ALINMIŞTIR.
